Grekçe, terim olarak, Eski Ahid'in Septuagint versiyonu (70'ler tercümesi) ve Yeni Ahid'in Orijinal dili olarak kullanılmıştır. (Matta geleneğine göre Aramice oluşturulmuşsa da onun en eski korunmuş şekli Grekçe'dir.) Bu dil klasik yazarların değil fakat antik zamanlarda 'common' /ortak / yaygın olarak isimlendirilen bir lehçe idiyse de günümüzde genellikle Koine olarak adlandırılmıştır. 70'ler tercümesinin cidi bir kısmı İbranice'den tercüme edilmiştir. Bkz. KUTSAL KİTAP, 4, (METİNLER ve VERSİYONLAR), 5. onun dili, özgürce yorumlardansa baştan sona ekstrem bir şekilde aynı olmaktan güzel deyimlerle tercüme etme şeklinde çalışır. Yeni Antlaşma orijinal olarak Grekçe oluşturulmuştur ve onun dilinin izleri papirüs üzerine çok iyi temsil edilen basit popüler dile yakın olmuştur. (Bkz. PAPYROLOGY). Öte yandan o, dikkate değer farklılıklar da göstermektedir, Kıyamet yazarı en çok günlük konuşma dili tarzında; Luka ve İbraniler bölümünü oluşturan kimse en nazik bir tarzda yazarlar ve Pavlus ise bazen güzel ve hatta elegant bir ağız bile kullanmıştır.
Koine'nin şivesi / ortak dili [1] İsa'dan önce 5. veya 4. yy.'da Atina'da ticaret ve diplomasinin dili olarak gelişmiştir. Makedon fetihleri aracılığı ile Grekçe her yere yayılmış ve evrensel Grekçe''in yerel bir lehçesini, Hellenistik dili meydana gelmiştir. Temel olarak Atina'da, oldukça geniş bir İonic [2] karışım ve Aeolic [3] ve Doric'in [4] küçük katkıları ile Grekçe oluşmuştur. Onun sentaksı / sözdizilim kuralları, en azından istek kipinde, baskın bir şekilde Atina merkezli değildir. Batlamyus'a [5] ait bir papirüs Grekçe'nin üç farklı stilini / tarzını gösterir: resmi sözleşmeler ve yasal dökümanlar için teknik; idari emirler / kararlar için yüksek mahkemelerde ve resmi olmayan, popüler stiller mevcuttu. Sinoptikler [6] resmi olmayan veya popüler stili benimserken Luka, yüksek mahkeme stilini tercih etmiştir. Yeni Ahid'in sentaksı semitisizm'in uzun ve Latinisizm'in güzel bir listesini kapsar. Atina merkezli Grekçe'ye nispetle, Koine dikkate değer değişiklikler yapmıştır. Örnek olarak; Atina merkezli isim çekimlerinin özellikleri kaybolmuş, fiilleri / Mi basitleştirmiş, biraz gelecek zamanı kullanmış, yan cümleler masdarların yerini almış vs. söz dağarcığı eş anlamlı kelimelere ilişkin farklılıkları göstermiştir. En ilginç ve tartışmaya yol açan sözde voces biblicae'dir. Mesela; sadece LXX'ler ve Yeni Antlaşma'da bulunan sözler mevcuttur. Onlar Kitabı Mukaddes'e ilişkin spesifik / belirli şeyler içerir ki onlar Yahudi ve Hıristiyan çalışmaları dışında açıkça gözükmezler. Mesela; sünnet olma, deccal ve putperestlik veya Yahudilik ve Hıristiyanlıkta özel bir anlam verilen eski terimlerdir. Mesela; anathema / aforoz, diaspora / sürgün, pentecost / Hıristiyanların hamsin yortusu, proselyte /din değiştirme veya pek doğal bir şekilde İbranice'den ödünç alma kelimeler mevcuttur. Mesela; alleluia / Tanrı'ya şükretme ve amen / amin veya Aramice'den (ki Yeni Ahid'de Aramice sınırlıdır) mesela; abba / baba, mammon / hırs veya servet tanrısı ve corban / kurban gibi. Bununla beraber, voces biblicae, bu kategorilerin dışında, başka kaynaklarda paralel manalar da olduğu bulunmuştur ve aslında gerçek şudur ki onların sayısı devamlı bir şekilde papirüs ve diğer popüler dil dokümanların sistematik bir gözlemi sonucu azaltılmıştır.
Bibliyogafya: ...
GREKÇE DİLİ, ERKEN HIRİSTİYANLIK VE BİZANS
Hıristiyanlığın başlangıcı devrinde, Grekçe geniş bir şekilde Akdeniz havzası'nda konuşulmaktaydı. Morfoloji / yapıbilim, sentaks / cümle bilgisi ve kelime dağarcığında, temel bir şekilde oldukça Atina ve İyonya merkezli bir dil olarak biçimlenmiş fakat daha sonraki dile yönelik gelişmeler bu izlenimi delmiştir. Hellenistik devirde, diğer diller ve kültürler ile kurulan temaslar söz dağarcığı, cümle bilgisi ve daha az önemli olan dilin farklı seviyelerinde ve Morfoloji'de yerini bırakmıştır. Bu konuşulan Grekçe'den önce Hıristiyan doktrininin yayılmasına yardım etmek için bir araç oldu ki aslında iki faktör bu dili şekillendirmiştir.
Temel Faktörler
Septuagint çevirisi antik Grekçe ile ilgisi olmayan teolojik kavramlara yönelik Grekçe terminolojiyi tamamen berrak bir hale getirmiş, İbrani ve İyonya dillerindeki sözcükleri kelime dağarcığına eklemiş ve İbranicenin körükörüne aynen tercümesi aracılığı ile semitisizm, Hıristiyani Grekçe'nin içine yerleştirilmiştir. İkinci olarak Yeni Ahid'in kitapları, Septuagint terminolojisi tarafından derin bir şekilde etkilenmiş, özellikle mevcut kelimelere Hıristiyani anlamlar vermiş ve yeni kurtuluş doktrinini açıklamak için yeni kelimeler türetmiştir. Erken dönem Hıristiyani Grekçe'ye şekil veren diğer faktörler erken döneme ait litürji dili, dinlerin gizemine ilişkin terminoloji, ahlak ve pagan / putperest felsefe bağlamında ahlaktır. Hıristiyani Grekçe'nin günümüze kadar gelen en erken dokümanları kilise babaları ve onların günümüzdeki takipçileri tarafından yazılmış, daha az eğitimli ve öncelikle yeni Hıristiyan muhtedilerine okutulmak üzere tasarlanmıştır. Onlar genellikle dilde ve stilde Eski ve Yeni Antlaşmaları birbirlerine benzeterek ahenk oluşturmaya çalışmışlardır. Her ne kadar Grekçe yazılmışlarsa da, onlar nadiren Hellenizm'in içeriğine yönelik bilgiyi kanıtlarlar. Etkileyici söz sanatına özgü şekiller, hoş bir şekilde düzenlenmiş cümle yapısına ilişkin zorlu uğraş, Antik Grekçe'nin karakteristiği, parataxis / aralarında bağlaç olmayan yan yana sıralanmış kelime veya cümle düzeni neredeyse tam anlamıyla sağlanmıştır. Bu sade / süslenmemiş sözcük seçimi İsodore of Pelusium'un (ö. MS. 435) bir model ve onaylanmış özdeyişinde olmuştur: “ Eğer onlar ayrıntılı bir şekilde sözcük seçimini araştırırlarsa onların bilinmesine izin ver ki cahil bir adamdan gerçeği öğrenmek gerçek dışı bir şeyi bir safsatacıdan / sofistten öğrenmekten daha iyidir. ” (Letter to Theognostus, PG: 78:1124).
Apolojistler / Savunmacılar
2. y.y.'ın savunmacıları farklı dinleyicilere, onların Hıristiyan olmayan çağdaşlarına hitap etmişlerdir ve Hıristiyanlığı düşmanlarına karşı savunmuşlardır. Buna göre içerik onların çalışmalarının edebi stilinden daha etkili idi. Aziz Justin Martyr [7] stili veya düşüncenin sistemli bir düzenlemesi göze çarpmaz fakat O, Homer'i, Plato'yu, Euripides'i ve Menander'i bilmektedir. Stil hakkında alışılmış önemsememenin dikkate değer bir istisnası Atinalı Athenagoras'ın the Supplication of the Chiristians / Hıristiyanlar Hakkında Yalvarış'ıdır veMarcus Aurelius ve Commodus, edebi değerine rağmen Hıristiyanlığın ilk çağında neredeyse unutulmuştur. Reddiyeler, Hellenizm'in içeriğine rağmen arkadaşlıktan düşmanlığa kadar çeşitlilik içinde teolojide katkı sağladıysa da artistik Hıristiyan Grek edebiyatında gelişim sağlamamıştır. Bu edebi gelişim 3. yy.'ın başından önce gözükmemiştir.
Hıristiyan Literatürü
Hıristiyanlık antik dünyaya nüfus etmiş ve eğitimli halkadan daha fazla insan kazanmıştır. Öğretmeye yetkili öğretmenler için ihtiyaç kateşizm / ilmihal öğrencilerinin kültürleri ile orantılı olarak ilmihal okullarının oluşmasına sebep olmuştur. Bunların en meşhuru Mesih'in doğumundan çok önce Doğu, Mısır ve Grek kültürlerinin karşılaştığı ve kaynaştığı Mısır, İskenderiye'de olandır. Septuagint'in büyük bir kısmı da burada tercüme edilmiştir. Yahudi-Hellen literatürü gelişmiş ve erken dönem Hıristiyan yazarlar üzerinde büyük bir etki meydana getirmiş olan İskenderiyeli Philo ile muhtemelen zirveye çıkmıştır. İskenderiye kateşizm okulu; Plato felsefesi ile ilgilenmiş, kutsal metinlerin mecazi tefsiri ve imanın içeriğinin metafizik incelenmesi için kültürel çevre gibi şartlara bağlı olmuştur. Helenizm'in içeriği çok geçmeden antik artistik nesir / düzyazı ile rekabet eden Hıristiyan yazılarında gözükmeye başlamıştır. Bu, Hıristiyan öğreniminin öncüsü Clement çağı ve Asya kıtasında etkisi genişleyen Suriye ve Filistin Kayserinde ünlü okulunu kurduğu Origen'dir. Hıristiyan Yunan; Kayserli Eusebius'a onun edebi mükemmelliğinden daha fazla pagalardan koruduğu özel pasajlar ve artık var olan Hıristiyan çalışmalarının bekası için oluşturduğu ansiklopedik öğrenimine yönelik katkılarına daha fazla müteşekkirdir. Kronolojik olarak o, Konstantin'in çağına kapılmışsa da o dönemin yeni edebi gelişmelerin karakteristiğinden önemli ölçüde etkilenmemiştir.
Epideixis
Pagan Yunan'a, yeni veya saf Atina diksiyonunun vurgusu ile ikinci sofistik dönem ve belagate / sözbilime ilişkin yöntemler ve süslerin önceden yerleşmesi ile hakimiyet kurulmuştur. Yeni sofistik etki Konstantin zamanı Hıristiyan Yunan'da hissedilmiş ve hepsi de ünlü pagan belagat okulunda eğitim almış olan Basil the Great'ta, iki Gregory'de ve John Chrysostom'da (ö. 407) zirveye ulaşmıştır. Naziansus'lu Gregory (yaklaşık olarak doğumu 379 ?) Konstantinopol'un piskoposu olduğunda vaazlarında muhalif gruplara zengince süslenmiş pagan belagati ile itiraz etmiştir. Gregory'nin ünlenen cevabı mucizelerin hediye eksikliğini belagat yöntemleri ile telafi ettiğini ima şeklinde idi. (Oratio, 36, PG: 36: 266) . Daha sonraki Hıristiyan nesli kilisede güzel konuşma gösterisi duymayı en azından daha büyük şehirlerde beklemişler ve konuşmacının kulağa hoş gelen ritmik tempolarına ait cümlelerini alkışlamışlardır. Chrysostom der ki alkışlamayı yasaklamayı istediğinde muhalefet ile karşılaşmış ve pek çok konuşmacı kasıtlı olarak bağırarak alkışlanmayı istemiş ise onlar da dinleyicilerden şiddetli bir şekilde onay eksikliği hissetmişlerdir. (Homilia 30 in Actus Apostolorum, PG 60: 225,266). Hıristiyan Yunan (ca) üzerinde pagan güzel konuşma sanatı anlatımının etkisi açık bir şekilde büyüktü. Bununla birlikte diğer pagan edebi türleri mektup, diyalog ve avuntu da geliştirilmiştir. Onlar artistik formda birbirleri ile rekabet etmişlerdir ve içerikte / muhteviyatta meslektaşlarına üstün gelmişlerdir. Naziansuslu Gregory, içten gelen duygular ve güzelik hakkındaki şiirleri ile bilinen “ Hrıristiyan Demosthenes ” olarak bilinir. “mistisizm'in babası olan Nyssa'lı Gregory Hıristiyan sofu yazarların platonik ve neoplatonik terminolojiye hizmet etmeye nasıl zorladıklarına ilişkin örnekler sunarak anlatır.
Böylece Hellenizm hıristianlaştırılmıştır. Hıristiyan Grekçe'nin üstadları derin bir şekilde helen düşünce ve kültürü tarafından etkilenmişlerdir ve sonuş olarak Hıristiyan Grekçe literatürü yazıya geçen helen arkaplandan ayrı olarak takdir edilememiştir.
Bibliografya: Quasten Patr 1: 186-253; ............................
BATIDA GREK DİLİ, GERİLEME
Romalıların iki dil eğitimi - kendi dillerinin ustalık seviyesindeki birinci dilleri sebebi ile diğer dili öğrenebilmeleri - İ.Ö. 2. yy.'dan Fulgentius of Ruspe'ye (d. MS. 467) kadar devam etmiştir. Grek kölelerin himayesindeki Romalı çocuklar Latince'den önce Grekçe konuşmuşlardır. Onlar önc Grekçeyi okumayı ve yazmayı öğrenmişler ve ardından aynı anda Grekçe ve Latince gramatik ve belagat eğitimi almışlardır. Fakat bu program taşralı burjuvazilerden daha fazla elit aristokrasi tarafından daha fazla takip edilmiştir. Ambrose (ö. 397) ve Jerome'nin ruhsal / manevi kardeşleri Grekçe'yi Jerome veya Augustine'den daha iyi bilmişlerdir. Boethius, Symmachus ve Cassiodorus'da Ambrose gibi aristokratik ailelerden idiler. Bununla birlikte, İ.Ö. 26 kadar erken bir tarihte dilbilgisi uzmanı Caecelius Epirota Latince'yi kullanmış, Vergil'in çalışmalarını ve yeni Latince şiirleri sınıfına tanıtmıştır. Her ne kadar tutucu bir çaba eğitim müfredatındaki Grekçe'yi korumayı istese de Latin yazarların geleneği, özellikle de Vergil, Homer ve diğer Grekçe klasiklerin yerini değiştirme eğilimi göstermişlerdir. Latin grameri ve belagati Grek meslektaşlarının kurslarına meseleye devretse de onların Grekçeleri yüzeyseldi. Gerileme başladığında dilbilgisi uzmanları belagati öğretmeyi bile düşünmüşlerdir.
Batıda Grekçe Bilgisi
Helenleşmiş Romalıların en maharetlisi olan Cicero (ö. İ.Ö. 43), Grekçe düşüncede, Grekçe yazmada ve Grekçe tercümede Grekçe kelimelerin anlamları üzerinde hareket edebilmiştir. Böylece bir Latin için dil bilmeden grek kültürüne olan aşinalık tercümeler sebebi ile mümkün olmuş ve bu tür tercümeler aracılığı ile Grek düşüncesi hakkında ilerleyen bir Latin özümsemesi mevcuttur. Qiuntilian zamanında (İ.Ö. 40) Grekçe'nin gerilemesi başladığında o, Grekçe'de maharetli ise de klasik Grekçe şiirleri bilmede, Cicero veya Vergil'den daha az bilgili idi. Aynı şey Pliny the Younger hakkında da doğrudur. Sadece Hıristiyanlar hakkında hem Grekçe hem de Latince yazabilen Tertullian (İ.Ö. 160) idi ve onun pagan Grekçe bilgisi akademik idi. Gerileme, bu zaman içinde Grekçe'nin kendisi bilgisinden daha çok Grekçe klasiklerinden daha çoktur ve eski aristokrasinin yerini yeni burjuvazi almış idi. Erken dönem imparatorların Grekçe'ye olan hayranlıkları çeşitli idi. Bir Hellenophile olarak Nero sanatları öğrenmeye tercih etti. Vespasian ve Trajan burjuvazi idi ve eski Roma geleneğine sadık kaldılar. Yüksek mahkemede sekreterler vardı ab epistulis latinis and graceis fakat sulh hakimleri / yüksek mahkeme memurları resmi olarak Latince'yi kullandılar ve ordunun dili de tamamen Latince gözükmektedir. Düşüncenin evrenselliği ve yeni hümanizmi hakkında 2. yüzyılın yazın dünyasında Grekçe'nin yeniden canlanması vardı. Hadrian Hellenophile idi ve bir felsefeci olarak Marcus Aurelius derin düşüncelerini / meditasyonlarını Grekçe yazmışlardır. Roma kilisesi her ne kadar 150 yılları civarında Afrika ve Gaul / eski Fransa'da yükselmeye başlayan Latince'yi kullanmaya ihtiyaç duysalar da 4. yüzyıla kadar litürjilerinde Grekçe kullanmışlardır. Kültürün güçsüzleşmesine rağmen 3. yüzyılda varolan kargaşa boyunca 240'tan 270' e kadar Plotinus, Roma'da kültürün ayırt edici bir özelliği olarak görkemli bir şekilde zengin burjuvaziye felsefeyi Grekçe öğretmiştir.
Hıristiyan Latince'nin Yükselişi
İlk kaybolmamış Hıristiyan Latince doküman Actamartyrum Scillitanorum'dur ve Grekçe kitabı mukaddes trcümesinin Latince'ye ilk kopyaları yaklaşık olarak M.S. 180'lere tarihlenmektedir. Roma kilisesinin Latince'ye dönmesi bir Afrikalı olan Papa Victor I.'in (189 – 198) altında gerçekleşmeye başlamıştır. Papaya ait yazışmalar Latince'nin yanısıra Grekçe'de sürmeye devam etmiştir. Yenilenme (yaklaşık olarak 251'lerde) Latince teolojik literatürü gerekli kıldı. Roma Kiliseleri ve Gaul 250'de latin(ce)leşmiştir. Bununla birlikte Papa Damasus'a kadar (366 – 384) Roma Kilisesi litürjisinde ve kendilerinden kopmamış doğu piskoposlar ile yazışmada Grekçe'yi kullanmaya devam etti. Roma Kilisesi'nin latinleşme süreci 4. yüzyılda hızla sürdü. Arnobius the Elder ve Lactantius Afrika'da Grekçe'yi iyi bilsede bu klasik yazarlarda pek böyle gözükmez.
Konstantinden 5. yüzyılın başına kadar Latince mektuplarda klasisizmin yeniden canlanması mevcuttu. Julian'ın Helen kültürünü ve paganizmi destekleyen politikası Grekçe'nin gelişimine tamam bir yardım sağlamadı. Ammianus, Marcellinus, Claudius Claudianus ve diğer grekler Latince'ye döndüler. Beş Grek Bordo'da Decimus Magnus Ausonius'un üniversite eğitim halkalarının içindeydiler. İmparatorlukta hatta Konstantinopol'de dahi resmi dil sadece Latince idi, Beyrut'ta ve Mısır'da dahi Latince okullar vardı. Roman Katolik litürjisinin latinceleşmesi 4. yüzyılın son çeyreğinde tamamlandı. Telolojide birbirlerinden bağımsız olan Grekçe ve Latince sözcük dağarcığı – ki her zaman karşılıklı anlaşılır değildir – ayrılığın gerçek bir tehlikesini ortaya çıkarmıştır. Jerome, Rufinus of Aquileia ve Marius Mercator çevirileri Grekçe'yi bilmeyi gereksiz kılmıştır. Jerome patristik Grekçe'yi pagan Grekçe'den çok daha iyi bilmiştir ve onun eğitimi bir Hıristiyan helenizmini temsil eden Kitabı Mukaddes çevirisinin hazırlayıcısı mahiyetindedir. Latin felsefe kurumunun ilk düşünürlerinden biri olan Augustine 400'de ciddi bir Grekçe eğitim almış ve 415 civarında Grekçesini Kitabı Mukaddes'teki bilgileri okumada üstadlık makamına kadar çıkmıştır. Yaşamının sonunda o, bir çeviri olmaksızın Epiphanius of Salamis'in Panarion'unun geri kalan kısmını tamamlamayı planlamakta idi. Onun çağdaşları olan Afrikada'ki Martianus Capella ve Macrobius pagan helenizmini temsil ederler.
Afrika ve Gaul'de Grekçe'nin Gerileyişi
Afrika, Gaul ve İtalya'da 5. yüzyılda Grekçe – ki muhtemelen yetersiz bir seviyede onlardan bazıları tarafından bilinmekte idi. Kartaca şehrinin 439''da vandal bir fetih ile alınması Afrika'da Grekçe'nin hızla gerilemesini belirlemiştir. Latince yazın dili idi ve hatta Bizanslıların geri dönüşünden sonra bile bu böyleydi. Fulgentius of Ruspe diğerlerinden ayrı bir durumdaydı ve onun Grekçesi kötü idi. 5. ve 6. yüzyıllarda Afrika, Grekçe'den çeviriler için bir merkezi idi, özellikle teknoloji ve tıp sahasından çeviriler için. Gaul'de, John Cassian (360 – 435), Sidonius Apollinaris (yaklaşık 432 – yaklaşık 487), Claudianus Mamertus (ö. Yaklaşık 474) ve Gennadius of Marseilles (ö. 500) Grekçe'yi bilmişlerdir fakat 500'den itibaren yüzyıllardır bölgeden dil bilgisi silinip gitmiştir. İngiltere ve İrlanda'da sadece birkaç bireysel kişi tarafından bilinmiştir. (Pelagius (Bakınız PELAGİUS ve PELAGIANIZM), COLUMBAN) Kontinent'e (Biritanya ve İrlanda dışında Avrupa kıtasına) veya Doğu'ya seyahat etmişti. Grekçe, Tarsuslu Theodore ve Hadrian tarafından Canterburg'a 688'de getirilmiştir ve onların öğrencileri ile birlikte ölmüş gbi gözükmektedirler. İspanya'da, Prudentius (ö. Yaklaşık 405)' ten sonra sadece Martin of Braga (ö. 580) - ki o Filistin'i ziyaret etmişti – Grekçe bilgisini kanıtlamıştı. Sevilleli Isidore onu övse de çevirileri kullanmıştı. İtalya'da Theodore'nin etkisi altında Grekçe eğitimi yeniden canlanmıştır. Boethius'un (ö. 524) çevirileri ve onun Hıristiyan imanı ile Grek ve Latin felsefesinin harmanlanmış kombinasyonu daha sonraki çağların kıymetli bir mirası idi. O, Aristotle ve Plato'nun tüm eserlerini çevirmeyi ümit etmiş ve temelde onların uyum içinde olduklarını göstermiştir fakat onun trajik ölümünden dolayı bu proje gerçekleşmemiştir. Neredeyse bir yüzyılı yarısı kadar bir süre (497 – 540) monk / rahip Dionysius Exiguus Roma'da Grekçe kiliseye ait çalışmaları Latince'ye tercüme etmiştir. Cassiodorus (ö. 580'den sonra) Grekçe MSS'leri / el yazmalarını ve çevirmenleri Vivarium'da / hayvan barınağında topladı ve batı manastır hayatını entelektüel bir öğretmeyi to expand the narrow...., fakat o, sonraki nesillere Grekçe öğretmenin peşinden koşmamıştır. Papa Celestine I. (ö. 432) Nestorius'un Grekçe yazılarını aldığında John Cassian'a ve Papa Büyük Gregory'ye (590 – 604) yardım için yöneldi her ne kadar o, Papa'nın Konstantinopol'deki elçisi olarak bulunduysa da Grek heretik düşüncesi üzerine bilgi sahibi olmak için İskenderiye'nin Eulogius'una dönüş yapmıştır...
Böylece 6. yüzyılın ikinci yarısı sıralarında Batı'da Grekçe bilgi pratik anlamda kaybolmuştur fakat Batı putperstliği asimile etmiş ve Hıristiyan grek düşünce ve malumatı inanılmaz bir dereceye yükselmiştir. Özümsenen / asimile edilen hazine Latince yazarlarda veya Latince çevirilerde korunmuştur. Kurumların hazırlanması, Grekçe eğitimin canlanmasına yönelik belirlenen motivasyon ve daha da ötesi Grekçe düşüncenin Şarlman hanedanlığı zamanı daha sonraki orta çağlar ve rönesans zamanına etkisi için bu bereketli bir mirastı.
Bibliografya H. J. Rose , “ The Greek of Cicero ” , Journal of Hellenic Studies 41 (1921) 91 – 116...
(P. LANGLOIS)
MODERN DÖNEM GREK LİTERATÜRÜ
Yüzyılların ardından Grekler ŞİİR / şarkı deneyimlerine geri dönmüşlerdir. M.S. 10. yüzyılda acritic devri ŞİİRLERİ / şarkıları Greklerin ve Arapların mücadelelerini, Digenes Agritas Efsanesi'nde efsanevi kahramanın kahramanlık devrine ait davanışlarına yönelik söylediği şarkıları övmüşlerdir. Halk ŞİİRLERİ / şarkıları, özellikle klephetic (Türk zulmü ile savaşan yasadışı vatansever topluluklar) ŞİİRLER / şarkılar olarak adlandırılan 18. yüzyılın ŞİİRLERİ / şarkıları özgürlük için insanların arzularını açıklamış ve bir ilham kaynağı ile özgürlüğüne kavuşan uluslar sağlamıştır. Diğer yandan Frenk ve Venedik hakimiyeti altındaki Grek toprakları Batı ilmine iştirak ederek kullanmışlardır. İtalyan literatürünün Girit Adası üzerindeki yararlı etkisi (yaklaşık olarak 1646'da) Vizentzos Kornaros tarafından yazılan Erotokritos isimli nazik şiirde, (yaklaşık 1637 yılında) Georgios Chortatzes tarafından yazılan Erophile Trajedisi, 1635'te Nickolaos Drimitinos tarafından yazılan kırsal kesime yönelik oyunda Kurban İbrahim adlı şiirsel drama ve doğru çoban kız gözükür. Grit'e ait bu Ronesans 1699'da Türkler tarafından sona erdirilmiştir. (Batı'da, Ronesans hakkında Grek alimler sürgünün büyük katkıları veya sürgünün kendisi için, (BAKINIZ, RENAISSANCE; HUMANISM.)
Pek çok Grek alim, felsefeci ve teolog; Markos Mousouros (1470 – 1517), - Erasmus öğretmeni ve Plato'nun ilk editörü – Katolik ve Ortodoks Kiliseleri'nin yakınlaşması için çalışmıştır. Bp. Elias Meniates gibi sadık adamlardan oluşan bir grub, “milletin öğretmenleri” adı ile, 1821'de felsefi ve dini yazılar ile milleti bağımsızlığı için hazırlamışlardır. Grek aydınlanmanın temsilcisi olan Adamantios Koraes (1748-1833) ve vatansever şair ve şehit Regas Ferraios (1759 – 98) özgürlük için verilen mücadeleyi fazlaca esin kaynağı olmuşlardır. Özgürleşme sonrası edebi bir nüve / öz, 1830'larda Atina'da bir şekil almış ve bu nüve / öz genellikle görkemli bir belagat ile klasik geçmişe gerçek dışı bir dönüşü desteklemiştir. Atina'nın bu eski okulunun şairlerinin temsilcileri Alexandros (1803 – 63) ve Panagiotes (1806 – 68), Soutsos ve Spyridon Vassiliades (1845 – 74)' dirler.
İyonya Adaları'nda Yeniden Canlanma
Genelde modern Grekçe şiir ve literatürü, özgürleşme zamanı sıralarında (1821) İyonya Adaları'nda yeniden doğmuştur. Andreas Kalvos (1792 – 1869), yeni - pindaric (şair pindara ilişkin) ahengi, karışık / melez dili ve en az söz ile ifade etmesi ile odelerinde (vezinsiz, uzun lirik şiirlerinde) klasik malumatı yansıtmıştır. İtalyan aydın Dionysios Solomos (1797 – 1869) dil ve içerik için halk geleneğine dönmüştür. 1880 civarında genç yazarlardan oluşan bir grup Atina'nın yeni okuluna bir form kazandırmış, Emmanuel Royides'in (1835 – 1904) tutucu eleştirisi, yergi / eleştiri türünden romanın yazarı Papa Joan tarafından; çoşkulu / güçlü dil manifestoları / bildirimleri ve özellikle Yiannes Psychares'in (1854 - 1923)' benim seyahatim ' adlı eseri ve Nikolaos Polites'in (1859 - 1943) harika folkloristik / halkla ilgili eğitimleri tarafından yeniden canlandırılmıştır.
Fransız ve Alman romantik prototipler / ilk örneklerin ardından modern Grekçe düzyazı ulusal anlamda iyimser bir dönemde Grekçe aslına dönmüştür. Halka yönelik bir yaklaşımda başlama, Grek yaşamının zorluklarının ve trajedilerinin psikolojisini etkiledi. Bu gelişmede en seçkin figür Alexandros Papadiamantes (1851 – 1911) derin dini mistisimz ile yaşam hakkında açıklamaları ve Skiathos'tan (bir Yunan Adası) olan adalı sade vatandaş arkadaşlarının psikolojisi ile birleştirmiştir. İskenderiyeli şair Kavafes (1868 – 1933) karışık Grekçe bir lehçe kullanarak ve onun esinlene kaynağı olan Hellenistik dünyanın gerileyen şan ve duyarlılığını seçerek modernitenin dikkate değer şiirlerini yazdı. Angelos Sikelianos (1884 – 1951), Yeats gibi pagan mitleri ile Hıristiyan öğretisini tam anlmı ile birleştirme teşebbüsünde bulunmuştur. Nikos Kazantzakes (1882-1957) huzursuz ve fırtınalı bir ruh ile Mesih'i, Buda'yı, Muhammed'i, Nietzsche'yi, Kominizm'i ve Nihilizm'i takip etmiştir. Onun en büyük çalışması muhtemelen ' The Odyssey : A Modern seguel'dir. (1958)
İki Dünya Savaşı arasında Strates Myriviles (1892- ), yaşayan en önemli grek romancı yaşamında savaş deneyimlerinin gerçekliğine ilişkin önemi in the Tomb adlı eserinde vermiştir. Sınırsız hayalgücü ile öykü anlatabilen Photes Kondoglous (1897 - ), aynı zamanda Bizans geleneğinde yaşayan en seçkin ressamdır da. I.M. Panayotopoulos (1901 - ) şiir, kurgu öykü, seyahat kitapları, edebiyat ve sanat eleştirisi yazmıştır. Takes Papatzones (1895 - ), zarif ince sanatın bir nazımında din ve felsefi meditasyonun sahasında harket eder, Ortodoks ve Roman (katolik) Kiliseleri'nin arasındaki derin yakınlıktaki inancını açıklar.
Daha Sonraki Gelişmeler
Çağdaş romancılar arasındaki en seçkinleri Elias Venezes (1904 - ), Georgios Theotokas (1905 - ), şair ve dramcı da olan Manoles Karagatses (1908 – 60), Kosmas Polites (1888 - )' dir. Pekçoğu diğer Avrupa dillerine tercüme edilen onların çalışmaları, modern Grek literatürüne Batı dünyasının ilgisini getirmiştir. Şairler arasında T. S. Eliot'un tekniğini takip eden George Seferes (1900 - ), Grek kültürel rolünün derin tarihsel farkındalığını bir nazımında açıklar. “ Ege'nin şairi ” Odysseus Elytes (1912- ) Fransız sürrealizmini taklit eder fakat daha sonra onun sevgili ada aleminin orta uzunluktaki saf lirik şiir okumayı geliştirmiştir. Sürrealizm Andreas Embeirikios (1901 - ), Nikos Engonopoulos (1910 - ) ve Nikos Gatsos (1912 - )' nin arkaplanlarında mevcuttur. Sonuç olarak, Kostas Varnales (1884 - ) ustaca bazı dini şiirler tazmıştır. Yiannes Ritsos (1911 - ) ve Nikephoros Vrettakos (1911 - ) zamanlarının sosyal ve politik zihni meşguliyetlerini şiirlerinde açıklamışlardır.
Bibliyografya: A. MIRAMBEL, “Litterature neohellenique,” Histoire des litteratures , 3 v. ........
(A. DECAVALLES)
ÇEVİRENİN DİP NOTLARI
[1] Büyük iskender'in fetihlerinden sonraki zamanlarda Yunan kültürünün etkin olduğu memleketlerde konuşulan ortak Yunan diline verilen isim, lehçe. (Çev.) [2]Antik Yunanistan'da İyonya Bölgesi'nde konuşulan lehçe (Çev.) [3] Boeotia, Lesbs Adası, Thessaly ve Aeolis'te konuşulan antik Yunanca lehçesi (Çev.) [4] Eski Yunanistan'ın Dorik lehçesi (Çev.) [5] Batlamyus; ikinci yüzyılda Mısır'da yaşamış Yunanlı coğrafyacı ve astronom (Çev.) [6] Yuhanna dışındaki üç İncil''dir ki bunlar Matta, Markos ve Luka'dır. Burada Luka yüksek mahkeme stilini benimsediğine göre geri kalan İnciller Matta ve Markos olmaktadır. (Çev.) [7]Erken dönem hıristiyan savunucu, teolog (M.S. 100 – 165), 2. yy.'da logos teorisinin en önde gelen tefsircisi.